23 Kasım 2009 Pazartesi

ZAMAN

ZAMAN



I
duru bir su kadar mavi
yüreğindeki çiçek kadar turuncu olsam
renkli yağmurlar yağardım
uzak kentlerinin taş evlerine
elim sesinle daha uz aklım duysun
uzak bulutlara takılmış
coşkun bir dalga her zaman
ah zaman azgın orospu
gülüp gülüp geçiyorsun

II
taş konaklardan
kuru topraklardan geçtim dün
Sevgi usul ve sıcak ve dişi bir nehirdi yanımda
Göğsüm göklerde kollarım gerili kendi haçımda
Dayrül Mor Bedesten-i Cami
zeytin yeşil üzüm kara buğday sarı
yürür kuyruğu keskin kıllı bir akrep
tarihin bütün derslerini yazan yırtık sayfaların arasında


III
takla atan uysal bir güvercinin kanadında
Kürtçe bir ağıt yayılır Mezopotamya denizine
Artuklu mezarlarının taş işlemelerinde eskir sürmeler
nazarım değer baksam tütsüler
yitik gelinlerin duvaklarını sürükler arap atlar
arap kızların büyür gözleri demir kapılarda
abralardan konaklara uzar asmalar
kara küçülse mavi büyüse hüzün türküm
yağsa yağmur aksa yağmur gülse yağmur
kardeş bak yüzüme sazının teli değil mi ömrüm

IV
ceylanlar geçer yanımdan
korkular Şahmaran öykülerinden taşar sokaklara
işlemeli taş duvarlar arasında yanar güneş
ellerim süryani maharetinde bekler ince kirpiklerini
telkari akşamlarda sınarım kendimi
sevmektir sevabım günahım sen
hangi bağı öpsem kekre bir şarap gizli mahzenlerinde
bedestenden geçer hamam yollarında boyalı oğlanlar
kızlar nerde kızlar nerde
kapatılmış evlerine namusun yeşil kapılarında
süngüsü hadım hançerlerin utanmazlığında

V
şaşkın bakıyorum uzakta hurma tadında Şam
acının yüzü yanık dokunsam ağlar akşam
sandalyesinde zamanın deliğinden doğuya bakan
bir kardinalin dinginliğinde anlıyorum çaresizliği


VI
kimsesiz suya düşmesidir gölgenin tanık
ustasını yitirmiş gelecek.
korku namus öfke tuzak kan tutsak
ezerim ruhumu kanatıp bütün taşları işleyerek
çöl elimin artığı ayak ucumda duruyor kişneyerek
çatlayan atların kemiklerine karışmış gelecek
göreceksiniz aptal bedeviyi gece gölgesi boğacak çadırında

Bedri Karayağmurlar İzmir 2009